16 Haziran 2009 Salı

Silivri be kardeşim


Hep söylüyoruz memleketimin her köşesi cennet..


Gene Silivri'deydik hafta sonu ben zannettim ki annem beni denize götürecek yüzücem ama herzaman hayat istediğim şeyleri hemen vermeyebiliyor.. neyse artık bi dahakine Galatasaray'lı çocuk şortu (bebek değil çocuk) alıp anne bana denize girmek istiyorum, yüzmek istiyorum, yüzmek! yüzmek! yüzmek! Şimdi de gelelim neler yaptığımıza, malum biz Edirne - Silivri arasında Çorlu'da sıkışıp kalmışken bir oraya bir buraya gidip gelmekle eğleniyoruz. Bu hafta sonu da Silivri'deydim, hava da bi güzeldi ki sormayın.

parka götürmek istiyor annemler ama ne mümkün kumla oynamaya koşuyorum


Sarı haftasonu favori rengimdi ;)

merdivenleri çıkamayacağımı mı düşündün?

Bahar yengem ve Serkan abim

bu kumları şu kaydırağın üstünden atsam nolur ki ?

Hiyaaaaaeeeeet

ya bu küreklerle çimde oynanmaz ki anne

resmi büyültüver bak taa en uçta ananemle ben yürüyoruz

Dayım, Serkan abim ve ben



bisiklet tamiri olayına takığım bu sıralar

sandalyeyi şuracığa deviricem bi itmelik işi var

hoppidi hoppidi hoppidi

10 Haziran 2009 Çarşamba

nasıl uyanmaksa ;)




Hani insan kalkar kalkmaz şöyle bir gerinmek ayaklarını uzatmak biraz daha yatmak ister ama paşamızdaki durum biraz farklı sanırım ;)


6 Haziran 2009 Cumartesi

Sokak varken ne evi anne ya?


Hava harikaydı bugün ne de olsa yaz geldi güzel ülkeme, bizde evde ne işimiz var deyip fırladık ailece dışarıya, eve gelmeden önce bi baktık mahallenin bütün bücürükleri orada kumlarla oynuyolar, dururmuyuz orda zeynep ve aslı ablamızla oynamaya başladık tabi, içeriye girmek ne mümkün

kumlara olan sempatim gün geçtikte artıyor, kumu karıştırıyor, havaya atıyorum, annemde çizgiler çiziyor ilgimi çeksin diye ama mümkün değil benim işim daha önemli;)

ilginç bi koltuk tasarımı değil mi anne?


birileri gördümü acaba beni böyle


anne anneee bunun içinde de kum var bi oynayıp geliyorum


Bu arkadaşlar kim? hiçbirini tanımıyoruz ama biraz sıcak kanlı olduğumuzdan oyunlara karışıverdik hemen

Eve bir geldik annem üstümü değiştirecekken ne görelim heryerim kum olmuş,hemen banyoya uçtuk tabi, ya bana bir kova kum getirsenize dışardan iki kürek bi kamyon işimi görür

1 Haziran 2009 Pazartesi

Hayat güzel şey kardeşim


Haftasonu babamın sınavları dolayısıyla Edirne'deydik, Edirne ve Silivri bizim için çok değerli, hep çok sevdik bu iki memleketi, tabi kim sevmezki memleketini ama içtenlik ve sıcaklık güzel ülkemin heryerinde o kadar çok ki..
Resimde babamın teyzesinin bahçesindeyiz, bahçe ekili olmasına rağmen üzerinde kimsenin başaramadığı bir şekilde sınırsız özgürlükle koşuyorum, bahçe o kadar güzel ki... hemen karşımızdaki ağaçta öyle bir erik yetişiyor ki tadına doyulmaz.. bu arada dikkatinizi çekmiştir, duvarın üzerinde oğuzhan abim bana erik topluyor, babam ve annem uzun zaman önce bahçelerdeki erik ağaçlarına dalıp erik ve diğer meyvelerden toplarlarmış.. komşuların çoğu görmezden gelirken her mahallenin bir cadı komşusu varmış ve meyve toplarlarken onları kovalarmış ;) Oğuzhan abim kendi bahçesindeki eriklere dalıyor ( ağaçtan toplamak = dalmak )


Bu sefer Edirne'de yeşilliklerinin içindeydik hep, baharda yemyeşil çimenler de harika oluyor, zemin yumuşak düşsemde mesele yok ;)


Anne bi dakka bak orda bişey gördüm bi bakıp geliyorum ...

Burası bir bulgar kilisesi, iki yıl önce belki televizyonda veya gazetelerde gözünüze çarpmıştır, buranın etrafında bir çalışma yapıyor Edirne belediyesi, vinçler , kepçeler , kamyonlar vs herşey orada, kazı başlıyor ve ilk kürek vuruluyor iş makineleri tarafından, alınan toprak kamyona yükleniyor ama o arada bir küp altın toprakla birlikte kamyonun içine bırakılıveriyor kimse farketmeden, o kamyona doldurulan toprak Edirne'nin varoşlarında bir yere getiriliyor, toprak kamyondan boşaltılırken bütün altınlar yere saçılıyor ve orada yaşayan insanlar toplayabildikleri kadar altın topluyorlar, sonra tabi belediye el koyuyor tüm altınlara daha doğrusu bulabildikleri arta kalan tüm altınlara..;) bu kiliseyi de toplanan altınlar ile restore ettiriyor Edirne belediyesi.. bu hikaye de bir şehir efsanesi değil.. yaşanmış gerçek bir olay.. babamın çocukluğunun geçtiği toprak alanda altın çıkıyor...



Bahçedeyiz hala..
Ardahan: Nilüfer abla bu hortum çimenleri suluyor galiba..
Nilüfer: Evet Ardahan sanırım su akıyor bu hortumdan
Ardahan: E ıslanıcaksınız
Nilüfer: kalk oğlum kalk:)))




o kadar güzel bir şekle bürünmüş ki o metruk kilise, bahçesinde bir kuyu bile var, ahşap bir ev... güzel memleketim.. şu an elveda rumeliyi izliyoruz ailece dizinin bu son bölümlerdeki konusu bulgar isyanları, şu içinde bulunduğumuz yer bir bulgar kilisesi ve güzel memleketimde isteyen istediği gibi gelip ibadetini yapabiliyor, keşke herkes bizim güzel ve yalnız ülkemiz kadar modern olabilse..




anneee bi dakika bak buralarda dolaşıyorum bennn merak etme ..













Deniz abla ya keşke bende getirseydim formamı..














burası da büyük babaannemizin bahçesi..






bahçesinde bir sürü sebze ve meyve var, şu an çileklerin içinde dolaşıyorum.. mümkün olduğu kadar ezmemeye çalışıyorum ama nafile.. bu arada büyük babannemim baş örtüsünün üstündeki şapka benim ;) babanne ne işi var onun orda ;)









azıcık daha basım babanne dur






şakaydıı :)





safarideyim gibi




sonunda topladığımız erikleri yiyorummm oleey





Ardaaaaaan abii bi gün Serkan abim sen ben bi gol atan kaleye oynayalım bee