29 Nisan 2008 Salı
28 Nisan 2008 Pazartesi
26 Nisan 2008 Cumartesi
uzun bir bekleyişten sonra canım oğluşum artık bizimlee...
anne olmanın ne kadar güzel bir duygu olduğunu hep anlatırlardı ama bu kadar olacağını hiç tahmin etmemiştim. o doğduğunda canımdan can koptu sanki ve artık dünya onun etrafında dönüyor.
annelik çok başka bişey...
geceleri uyuyamıyorum artık ama hiç şikayetçi değilim çünkü uykusuzluğumun doruk efem gibi bir anlamı var...
onun kokusu dünyanın en güzel parfümü...
anne olmanın ne kadar güzel bir duygu olduğunu hep anlatırlardı ama bu kadar olacağını hiç tahmin etmemiştim. o doğduğunda canımdan can koptu sanki ve artık dünya onun etrafında dönüyor.
annelik çok başka bişey...
geceleri uyuyamıyorum artık ama hiç şikayetçi değilim çünkü uykusuzluğumun doruk efem gibi bir anlamı var...
onun kokusu dünyanın en güzel parfümü...
25 Nisan 2008 Cuma
Paşam 25.04.2008
Boy: 50 cm
Kilo: 3.850 gr
Baş Çevresi: 35 cm
Doruk Efe’miz, paşamız bugün doğumdan sonraki ilk muayenesi ve o küçük topuklarından kan aldırmak için Çorlu 3 Nolu sağlık ocağına gitti, tedirgin adımlarla merdivenlerden inip havanın soğukluğu da göz ardı edilmeden sarıp sarmalandıktan sonra taksiye binip doğru sağlık ocağına, hemşire ablalarının bizim ufaklığı biraz mıncıklamasından ardından annesinin kucağından sedyeye yatırılıp eşofmanı ve çorapları çıkarıldıktan sonra ufak sivri uçlu iğneyi zalimce oğlumuzun küçücük topuklarına dokundurup miniğimizin kanını aldılar, ilk defa bu kadar yoğun ağladığını duyduk, annesi hemen yanında ne yaptıklarını dikkatlice izliyor, babası arkasını dönüp kapının yanında duruyor, Murat dedesi odanın camından yüzünü ekşitip içeriyi seyrediyor, hepimizin içi sızladıktan sonra bitiyor oğlumuzdan kan alınması..
Hiç bu kadar canımız yanmamıştı…
Eve geldikten bir süre sonra Edirne’den Ahmet amcası ve büyük babaannesi geldiler…
Kilo: 3.850 gr
Baş Çevresi: 35 cm
Doruk Efe’miz, paşamız bugün doğumdan sonraki ilk muayenesi ve o küçük topuklarından kan aldırmak için Çorlu 3 Nolu sağlık ocağına gitti, tedirgin adımlarla merdivenlerden inip havanın soğukluğu da göz ardı edilmeden sarıp sarmalandıktan sonra taksiye binip doğru sağlık ocağına, hemşire ablalarının bizim ufaklığı biraz mıncıklamasından ardından annesinin kucağından sedyeye yatırılıp eşofmanı ve çorapları çıkarıldıktan sonra ufak sivri uçlu iğneyi zalimce oğlumuzun küçücük topuklarına dokundurup miniğimizin kanını aldılar, ilk defa bu kadar yoğun ağladığını duyduk, annesi hemen yanında ne yaptıklarını dikkatlice izliyor, babası arkasını dönüp kapının yanında duruyor, Murat dedesi odanın camından yüzünü ekşitip içeriyi seyrediyor, hepimizin içi sızladıktan sonra bitiyor oğlumuzdan kan alınması..
Hiç bu kadar canımız yanmamıştı…
Eve geldikten bir süre sonra Edirne’den Ahmet amcası ve büyük babaannesi geldiler…
23 Nisan 2008 Çarşamba
O GÜN..
Adım: DORUK EFE YÜRÜKLER
her gün büyümeye kocaman adam olma yolunda hızla devam ediyorum,Nilüfer ve Mert Yürükler çiftinin mavi gözlü sarı saçlı biricik paşasıyım dünyaya gözlerimi 2008 yılının nisan ayının 20. gününde sabaha karşı 07.45'de açtım, ogün bugündürde dünyaya birşeyler eklemek için çabalıyorum, doğuştan Galatasaray'lı ve tam anlamıyla bir ATATÜRK'çüyüm..
20.04.2008
günlerden pazar..
gece saat 01.30 sularında annemizin başlayan sancılarının ardından babası annesini hastaneye götürmeye çalışır ama nafile..
annesinin tüm ısrarlarına rağmen bir nefeste soluğu hastanede alırız..
artık annemizde yavaş yavaş doğumun başladığına inanmaktadır..
babası annesinin elinden tutmuş sancılarını azaltmaya çalışmakta..
Aslan oğlumuz paşamız doruk efe o sırada tüm gücünü kullanarak artık dünyaya gözlerini açmaya niyetlenmiştir bir kere..
ne yapsak nafile..
biraz da olsa sunni sancıdan destek almaktayız, annesinin sunni sancıdan haberi olmadan
babası bilmekte tabi suni sancı duyulunca korkumuzun bir kat daha artacağını
çaktırmadan suni sancılarla hazırlamaktayız annemizi..
saat artık sabaha karşı 4.30 - 5.00 annemizi muayeneye götürür hemşire ve ebe teyzesi
biraz daha vaktinin olduğunu bize söylerler..
oğlum tabi antremana devam dünyaya gelme yarışında
o sırada babası güneşin doğuşunu annesine anlatmakta..
sigara üstüne sigara , yürüyüş üstüne yürüyüş..
annemiz içeride suni sancının verdiği acıyla inletmekte tüm koridorları
yoğun bakım katında olmamıza rağmen annesinin bağırmalarını kimse duymasın diye sanki hiçbir odada kimse yok..
artık sabah 7.30 güneş doğmuş gökyüzü ayaydın..
annemizi bir kez daha içeriye almışlar muayene olmaya..
oğlumuzun babannesi ile ananesi de onları beklemekte
babası da dedeleri ile hastanenin acil girişinde koridorda volta atmakta..
saat 07.45 de asansörün kapısı açılır açılmaaaaaz hastanede olduğumuzu unuturcasına MÜJDEEEEEEEEEEEEEEEEEE
bebeğimiiz geldi..
babası öyle bir fırladı ki asansörün kapısını açtığı gibi diğerlerini koridorda unutup annesinin ve oğlunun katında aldı soluğu.....
bir baktı ki anne hala içeride bekliyor bebeğimizi de oradan uçurmuşlar bile...
annemizin olduğu odaya da alınmadık bu arada..
yan odadan bağıra bağıra
-iyimisiiiiin hayatım ?
-iyiyim iyiyim hayatım merak etme ( o sırada annemizi giydirmeye çalışıyormuşlar )
oradan çıkıp oğlumuzun yanına gidiyoruz ki oğlumuz akça pakça bir halde yenidoğan odasında
tabi oraya da girmek ne mümkün dışarıdan ağlamalarını dinlemekle yetinildi..
azıcık kapıyı araladık hemşire teyzesi
-odamızın sıcak olması lazım girmeseniz daha iyi olur,
deyince kamerayı açıp ufak bir görüntü almakla yetindik ve doğruu annemizin yanına...
annemiz giyinip sandalyesine oturacakken kapıyı açıp girdi babası annesinin yanına kamerasıyla ve o anı ölümsüzleştirdi tıpki oğlunu da görüntülediği gibi..
annemizi odamıza geçerken hemşire teyzeleri de oğlumuzu odamıza almışlar tabi.
hep beraber odamıza girdik ve aslaaaaaaan oğlumuzu kucağımıza aldık ........
işteeee o ..........
doğumdan önceki son haftası (doğum öncesini 40 hafta varsayarsak)12/4/2008
her gün büyümeye kocaman adam olma yolunda hızla devam ediyorum,Nilüfer ve Mert Yürükler çiftinin mavi gözlü sarı saçlı biricik paşasıyım dünyaya gözlerimi 2008 yılının nisan ayının 20. gününde sabaha karşı 07.45'de açtım, ogün bugündürde dünyaya birşeyler eklemek için çabalıyorum, doğuştan Galatasaray'lı ve tam anlamıyla bir ATATÜRK'çüyüm..
20.04.2008
günlerden pazar..
gece saat 01.30 sularında annemizin başlayan sancılarının ardından babası annesini hastaneye götürmeye çalışır ama nafile..
annesinin tüm ısrarlarına rağmen bir nefeste soluğu hastanede alırız..
artık annemizde yavaş yavaş doğumun başladığına inanmaktadır..
babası annesinin elinden tutmuş sancılarını azaltmaya çalışmakta..
Aslan oğlumuz paşamız doruk efe o sırada tüm gücünü kullanarak artık dünyaya gözlerini açmaya niyetlenmiştir bir kere..
ne yapsak nafile..
biraz da olsa sunni sancıdan destek almaktayız, annesinin sunni sancıdan haberi olmadan
babası bilmekte tabi suni sancı duyulunca korkumuzun bir kat daha artacağını
çaktırmadan suni sancılarla hazırlamaktayız annemizi..
saat artık sabaha karşı 4.30 - 5.00 annemizi muayeneye götürür hemşire ve ebe teyzesi
biraz daha vaktinin olduğunu bize söylerler..
oğlum tabi antremana devam dünyaya gelme yarışında
o sırada babası güneşin doğuşunu annesine anlatmakta..
sigara üstüne sigara , yürüyüş üstüne yürüyüş..
annemiz içeride suni sancının verdiği acıyla inletmekte tüm koridorları
yoğun bakım katında olmamıza rağmen annesinin bağırmalarını kimse duymasın diye sanki hiçbir odada kimse yok..
artık sabah 7.30 güneş doğmuş gökyüzü ayaydın..
annemizi bir kez daha içeriye almışlar muayene olmaya..
oğlumuzun babannesi ile ananesi de onları beklemekte
babası da dedeleri ile hastanenin acil girişinde koridorda volta atmakta..
saat 07.45 de asansörün kapısı açılır açılmaaaaaz hastanede olduğumuzu unuturcasına MÜJDEEEEEEEEEEEEEEEEEE
bebeğimiiz geldi..
babası öyle bir fırladı ki asansörün kapısını açtığı gibi diğerlerini koridorda unutup annesinin ve oğlunun katında aldı soluğu.....
bir baktı ki anne hala içeride bekliyor bebeğimizi de oradan uçurmuşlar bile...
annemizin olduğu odaya da alınmadık bu arada..
yan odadan bağıra bağıra
-iyimisiiiiin hayatım ?
-iyiyim iyiyim hayatım merak etme ( o sırada annemizi giydirmeye çalışıyormuşlar )
oradan çıkıp oğlumuzun yanına gidiyoruz ki oğlumuz akça pakça bir halde yenidoğan odasında
tabi oraya da girmek ne mümkün dışarıdan ağlamalarını dinlemekle yetinildi..
azıcık kapıyı araladık hemşire teyzesi
-odamızın sıcak olması lazım girmeseniz daha iyi olur,
deyince kamerayı açıp ufak bir görüntü almakla yetindik ve doğruu annemizin yanına...
annemiz giyinip sandalyesine oturacakken kapıyı açıp girdi babası annesinin yanına kamerasıyla ve o anı ölümsüzleştirdi tıpki oğlunu da görüntülediği gibi..
annemizi odamıza geçerken hemşire teyzeleri de oğlumuzu odamıza almışlar tabi.
hep beraber odamıza girdik ve aslaaaaaaan oğlumuzu kucağımıza aldık ........
işteeee o ..........
doğumdan önceki son haftası (doğum öncesini 40 hafta varsayarsak)12/4/2008
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)